‘Klein Chair’ was exhibited in Milan Design Week 2021, with the selection of Isola Design Community, taking part in the ‘The Stage Four’ collective installation at Fabbrica Sassetti.
“Imagine that design and the spaces we live in don’t have to the usual boundaries.
The Stage Four is a collective installation with a selection of design pieces from Isola Design Community, where visitors are involved in a visionary world, which celebrates shapes and colors, rethinking the importance of physical and mental freedom to create a unique global experience.
The fourth stage of our sleep cycle is when we dream and our imagination has no limits. It is where the curator and Isola Design Group’s creative director Elif Resitoglu wants to bring you with this exhibition hosted at the first floor of Fabbrica Sassetti, to get purified from accepted reality and create our own.”
Isola Design District 2021
https://isola.design/Majj-Studio#Projects
https://isola.design/Majj-Studio?url=Chairs-you-didnt-know-you-need
‘No.7 Blue Coffee Table’ is at AD Spain
‘Bed for Silent Room’ took part in international art and design platforms such as Elle Decoration Netherlands, Nowness, Matter Store.
https://www.instagram.com/elledecoration_nl/p/CXLXOAKslT4/?utm_medium=copy_link
https://www.instagram.com/nowness/p/COSTmfFDgP4/?utm_medium=copy_link
https://www.instagram.com/matterstore/p/CKSKAsqBG41/?utm_medium=copy_link
https://www.instagram.com/p/CKTssR7nS1b/?utm_medium=copy_link
https://www.instagram.com/sayhito_/p/CKZdzX5skO2/?utm_medium=copy_link
https://www.instagram.com/p/CK9mE37lEWd/?utm_medium=copy_link
‘Seat for Silent Room’ which is designed with Far East references, took part in fashion magazine L’Officiel Turkey 2020 September issue.
İkimiz de iç mimarız fakat interdisipliner tasarımcılar olarak tanımlıyoruz kendimizi. Çeşitli ekollerden beslendik. Seza, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İç Mimarlık mezunu. Merve, Bilkent İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı lisans, Mimar Sinan Güzel Sanatlar–Naba Üniversitesi İç Mimarlık Yüksek Lisans.
Majj 2019’da kurduğumuz İstanbul merkezli iç mimarlık ve tasarım stüdyosudur. Disiplinler arası etkileşimlerle sanat ve tasarım arasındaki geçişin özgürlüğünde üretim yapıyor, aynı zamanda akademik araştırmalar yapıyoruz. Mobilya, ürün ve mekan tasarımını sanat, felsefe, heykel, moda, gibi alanların besleyiciliğiyle gerçekleştiriyoruz. Geçen sene moda tasarımcısı Bahar Korçan ile Tetsiad 2020 döşemelik kumaş fuarında ‘Alternatif Varoluşlar’ konseptiyle ürünlerimiz ve mekan tasarımımızla yer aldık ve farklı alanlardaki kreatif birlikteliklerin yaratım sürecini deneyimledik.
Tasarımlarımızı şiirsel, kavramsal ve heykelsi yaklaşımlarla yapıyoruz. Ürünlerimizi, kendi oluşum süreçleri, kavramları, hikâyeleri ve sahneleri ile yaratıyoruz. İşlevselliği başka bir boyuta taşıyarak iletişimsel bir dil sağlamak öncelikli hedefimiz.
Bizi bir araya getiren ise bu tasarım anlayışımızın ortaklığı oldu. Bu ortaklıkta, tasarım dışındaki kişisel sanatsal üretimlerimizdeki tutkumuz, estetik algımızın yakınlığı ve ikimizin de sezgisel yanının gücü etkili oldu. Tüm bunlar bizi bu heyecana sürükledi ve Majj’ı yarattık.
Çıkış noktalarımız, bazen beraber bulunduğumuz mekanda/doğada bir kavram üzerine paylaşımlarımızı, ilhamlarımızı not ederken oluşabiliyor ve bilinç akışında ortaya çıkan çağrışımları kaybetmeden eskizlerimize o an başlıyoruz. Süreçler kendi içinde dönüşüm yaşıyor, evriliyor. Biz süreci de yüceltiyoruz, o yaratım anındaki kişisel deneyimlerimizi, duygulanımlarımızı, çağrışımlarımızı, hazlarımızı, eğilimlerimizi de gözlemliyoruz.
İçsel yolculuk sürecinin biçimsel dile ve forma dönüşümü diyebiliriz. El yapımı oldukları için hepsinin üretim aşamasında atölyede özgürce kararlar alıp çıkış noktamız üzerinden değişiklikler de yapabiliyoruz. Tasarım aşamasında, eskizlerimizin gidişatını, evrimini, atölye sürecini de göz önünde bulunduruyor ve her ürünün ayrı hikâyesi, temsili ve amacı olmasını hedefliyoruz.
Bağımsız kişisel çalışmaların hazzı heyecan vericidir. Tasarım yaklaşımımız adına biz de bu hazdan uzaklaşmadan, yeni tanımlar elde etmeye çalışıyoruz. Kendi kriterlerimizi biz belirliyoruz. Daha bağımsız, tanımsız ve sınırsız. Ne olacağını biz de deneyimle görüyoruz bazen ve bu besleyici bir kaynağa dönüşüyor. Bazı ürünler ve mekanlar içinse mekanın kullanıcısının talebi doğrultusunda, mekanı ve ürünleri kendi tasarım prensibimizle yorumluyoruz.
Spiritüel boyutun besleyiciliğinden, kişisel arayışlarımızdan ve gözlemlerimizden, sanattan ilham alıyoruz; kavramsal sanatçılar, sanat akımları, ressamlar, heykeltraşlar, şairler, film sahneleri… Hayatın içinden duyusal aktarımı olan her şeyden. Tasarım dışındaki bireysel üretimlerimiz için de geçerli. Farkına vardığımız bir duygu durumumuz, sanatsal dışavurum ihtiyacı oluşturuyor. Mekansal, görsel, bedensel, yazınsal aktarımlarımız bu ihtiyaçtan doğuyor. İlham aldığımız sanatçılardan bazıları ise;
Sottsass, Yves Klein, Brancusi, Xavier Corbero, Calder, Ana Mendieta, Bachelard, Nietzsche, Haus-Rucker-Co, Dante, Duchamp, Joseph Kosuth, Andrea Branzi, Louise Bourgeois, Allan Wexler
Arayışında olduğumuz şey, özellikle bağımsız üretimlerimizde çıkış noktamız olan kavramın forma dönüşmesi ve heykelsi yaklaşım. Bu dışavurumu nasıl sağlayabileceğimize inanıyorsak, o niyetle devam ediyoruz. Yeni formlar işlevsellikle heykelleşme arasındaki alanda var olmaya başlıyor. İşlev, kavram ve hikâye ile sanatsal ifade biçimine dönüşüyor. Bu yüzden her üründe ergonomi odaklı olmuyoruz.
Ürünlerimiz, fuarda sergilendiğinde, oturma konusunda kararsızlık yaşayanları, fotoğraflayanları ya da ürünü bir süre izledikten sonra deneyimlemek isteyenleri gözlemledik. Bunun üzerinden de deneyimleyiciler ile aramızda onların tasarımımıza yönelik meraklarıyla bir diyalog oluştu. Bu paylaşımlar ve yaklaşımlar bizi mutlu etti.
Via Clandestina Chair tasarım anlayışımızın temsili diyebiliriz. Çıkış noktası o dönem eş zamanlı okuduğumuz Nietzsche’nin “Böyle Buyurdu Zerdüşt” eserindeki Bengi Dönüş teorisinin bizi tetiklemesiydi ve akabinde kendi yazdığımız bir şiirdi. Via Clandestina, yüklü olduğu anlamla madde aracılığıyla spiritüel iletişim bağlantısının temsili gibi. Düşünsel ve duygusal boyutun aktarımı, objeyi metaforlaştırma, içsel bir ihtiyacın maddeye dönüşümü, başka bir boyut ve düşlemin hatırlatıcısı gibi. İşlevselleşmiş bir heykel gibi. Ya da heykelleşmiş bir işlev. Deneyimlediğinizde enerjisine bürünebileceğiniz görkemli bir etkileşim aracı gibi.
Mekan ve ürün tasarımlarımızda yeni malzemelerle yeni formları denemek istiyoruz. Önümüzdeki aylarda, Milano’da bağlantıda olduğumuz kreatif tasarım markaları için hazırlayacağımız projelere odaklanacağız. Ayrıca fotoğrafçımız Serden Salman ile ürünlerimiz için deneysel bir projemiz var, onun hazırlık aşamasındayız. Ekip olarak farklı disiplinlerden sanatçılar ile etkileşimlerde bulunarak yeni teknikler geliştirmek, yeni aktarım biçimleri denemek istiyoruz. İlerleyen zamanlarda da, solo sergimizi gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.
Sjrap is our experimental work with junk materials.
We collected some junk irons, aluminum and various materials from different ateliers. Then, we transformed them into chairs between functional and sculptural approaches. Everything came out with instant experiences. It turns into a conceptual project that our products will perform at our upcoming visual project also with their metaphorical concepts.
We bless the deep revivals of deep sleeps
Deep Blessed Revivals
We are with ‘Bed for Silent Room’ which is designed for the ‘Silent Room’ at Tetsiad 2019 upholstery textile fair.